MERSİN PSİKOLOG

Kendini Suçlamadan Değişmek Mümkün mü?

Hayatlarımızı yaşarken var olan bazı rollerimizden, davranışlarımızdan, düşünce ve duygularımızın bizi getirdiği noktadan memnun olmadığımız işlerin bizim için artık daha farklı olmasını dilediğimiz ve kendimiz için bazı değişimleri arzu etmeye başladığımız anlarımız olur. Bazı kararlar alır ve bunları uygulamaya başlarız. Alınan bu kararlar değişimi de beraberinde getirdikçe gerek kendi kendimize gerekse çevremizden bazı sesler yükselmeye başlar. Bu seslerden bazen en çok baş etmesi zor olan kendi kendimize söylediklerimizdir. Çoğu zaman içimizden “Yine başaramadın” ,“Yeterince güçlü değilsin” gibi seslerin yükselmesi ile artık değişimi isteyip istemediğimizi sorgulamaya başladığımız bir evreye geçeriz bu da farklı bir şeyler yapmanın kendimize iyi gelip gelemeyeceğinden emin olamamanın kararsızlığını yaşatır. Bu hal değişimi korkutucu ve sancılı bir süreç haline getirir. Aslında değişimin önündeki en büyük engellerden biri olan bu ses : kendini suçlamadır.

Değişim İsteği ile Suçluluk Arasındaki İnce Çizgi

Birçok kişi, hayatında bir şeyleri dönüştürmek isterken farkında olmadan kendini cezalandırır. “Daha önce böyle davranmasaydım, şimdi bu durumda olmazdım.” gibi düşünceler, kişiyi geçmişe hapseder. Oysa değişim, geçmişte yapılanları yargılamakla değil, şu an neyi yaptığımızı fark ettiğimizle başlar.

Kendini suçlamak, kısa vadede “sorumluluk almak” gibi görünse de aslında öz değer duygusunu zayıflatır. Bu da kişiyi harekete geçmek yerine, utanç ve yetersizlik duygularına iter.

Neden Kendimizi Suçlarız?

Kendimizi suçlama eğilimi genellikle çocuklukta öğrenilen içsel kalıplardan kaynaklanır. Eleştirel bir ebeveyn sesi, “iyi çocuk olma” baskısı veya sürekli onay alma ihtiyacı, yıllar içinde içimize yerleşir. Zamanla bu iç ses, kendi kimliğimizin bir parçası haline gelir.

Oysa bu sesin amacı, bizi cezalandırmak değil; çoğu zaman güvende tutmaktır. Ama artık yetişkin bir birey olarak, bu sesi fark etmek ve dönüştürmek bizim elimizdedir.

Öz Şefkat: Değişimin Sessiz Gücü

Öz şefkat, hatalarımızı görmezden gelmek, kendimize acımak, bencilce ve kendine odaklı olmak demek değildir. Öz şefkat, en çok ihtiyaç duyduğumuzda kendimize bir iç düşmandan ziyade, kendimizle iç müttefik olmayı sağlar. Öz şefkat iyi bir arkadaşımıza gösterdiğimiz sevecenlik, ilgi ve anlayış dolu yaklaşımları kendimiz için de aynı hassasiyetle gösterebilmek demektir.

Öz şefkat uygulamaları aracılığıyla kendinizle ilişki kurma biçiminizi kökünden değiştirebilir ve bu sayede de yaşamınızı değiştirebilirsiniz.

Araştırmalar, öz şefkatli bireylerin değişim motivasyonunun daha kalıcı ve içsel olduğunu ortaya koyuyor. Kendimize “Bunu neden yaptım?” demek yerine, “Bunu yaparken neye ihtiyaç duydum?” diye sormak bile fark yaratır. Bu yaklaşım, suçluluğu değil anlamayı merkezine alır.

Terapi Sürecinde Suçlamadan Değişim

Psikoterapi, özellikle ACT (Kabul ve Kararlılık Terapisi) veya Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) gibi yaklaşımlar, kişinin düşünce kalıplarını fark etmesine ve bunları yeniden yapılandırmasına yardımcı olur.

Terapi sürecinde kişi, kendini suçlamanın kökenlerini fark eder, düşüncelerini daha yargısız bir yerden gözlemler, değişimin sabır, farkındalık ve öz kabul gerektirdiğini öğrenir. Bu da kişiye daha sürdürülebilir bir içsel dönüşüm sağlar.

Sonuç olarak

Kendini suçlamak değişim uğruna verilen mücadelenin tuzaklarından biridir. Kendini anlamaya çalışarak değişmek ise bu mücadelenin galibinin siz olmasını sağlar ve davranışlarınızın da dönüşmeye başlaması ile en gerçekçi ve kalıcı değişim biçimini beraberinde getirir.

Değişim, bir günde gerçekleşen bir mucize değil; adım adım farkındalıkla örülen bir süreçtir. Her fark ettiğin düşünce, her sorguladığın alışkanlık, aslında içsel bir büyümenin işaretidir. Bu da değişimi zorunluluktan çıkarır, doğal bir gelişim sürecine dönüştürür.

Unutma: Değişim, kendine yeniden yaklaşmak, bağlanmaktır. Bazen sadece “Ben de elimden geleni yapıyorum.” diyebilmek bile dönüşümün başlangıcıdır. Kendine şefkat göstermek, değişim için ihtiyaç duyduğun en temel güç kaynağıdır.